92406 kayıt bulundu.
yaşlıca başlıca
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz yaşlı olan
1. Yaşlıca bir erkekle biraz paytakça bir kadın ağır ağır yürüyorlardı.
1. Yaşlıca bir erkekle biraz paytakça bir kadın ağır ağır yürüyorlardı.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yaşı biraz geçkin durumda olan, deneyimli (kimse)
1. Soba başında oturur ısınırken kapı açıldı, içeriye yaşlıca başlıca beş altı kişi girdiler.
1. Soba başında oturur ısınırken kapı açıldı, içeriye yaşlıca başlıca beş altı kişi girdiler.
1. isim , isim , isim , isim , Yaş olma durumu, ıslaklık
1. Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor.
1. Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor.
yaşlılık bilimi, yaşlılık sigortası
1. isim , isim , isim , isim , Yaşlı olma durumu
1. Yüzüne bir yaşlılık gelmiş vücudunu bir ağırlık kaplamış.
1. Yüzüne bir yaşlılık gelmiş vücudunu bir ağırlık kaplamış.
1. isim , isim , isim , isim , Yaşlılık ve yaşlanmaya bağlı tüm klinik, biyolojik ve sosyolojik tıbbi sorunlarla ilgilenen bilim dalı, geriatri, gerontoloji
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Çalışanlara emekli olduktan sonra aylık veya toptan ödeme sağlayan sigorta türü, ihtiyarlık sigortası
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Yayın kirişini gevşetmek
1. Felek benim kurulu yayım yastı / Her köşebaşında yolumu kesti
1. Felek benim kurulu yayım yastı / Her köşebaşında yolumu kesti
2. Düz duruma getirmek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kadınların ferace ile birlikte kullandıkları, gözleri açıkta bırakan, ince yüz örtüsü
1. Çıka çıka, yaşmak feraceli, kazık gibi bir kadın çıktı.
1. Çıka çıka, yaşmak feraceli, kazık gibi bir kadın çıktı.
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Başla birlikte yüzü, ağzı kapatan örtü
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaşmak örtünmüş
1. Muslin yaşmaklı sultanlar, yaldızlı arabalar Beyoğlu'nda piyasa ediyorlar.
1. Muslin yaşmaklı sultanlar, yaldızlı arabalar Beyoğlu'nda piyasa ediyorlar.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Mercimek
yassı balıklar, yassı kadayıf, yassı solucanlar, yassı solungaçlılar
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yayvan ve düz
1. Yassı bir kalpak altında uzun ve sarışın bir yüz, o gün tarihin hatırasına müebbeden aksedip kaldı.
1. Yassı bir kalpak altında uzun ve sarışın bir yüz, o gün tarihin hatırasına müebbeden aksedip kaldı.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kemikli balıklar takımı
1. isim , isim , isim , isim , Yuvarlak ve kalın hazır yufka
2. Bu yufkadan yapılan bir tatlı türü
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tenya ve kelebek asalağı gibi, vücutları yassı ve uzun olan solucanlar takımı
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Midye, deniztarağı gibi kavkıları iki çenekli ve çoğu yenilen yumuşakçalar sınıfı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz yassı
1. Kaşlarının arası açık da uçları samur gibi; yassıca bir burnu, büyükçe bir ağzı var.
1. Kaşlarının arası açık da uçları samur gibi; yassıca bir burnu, büyükçe bir ağzı var.
1. isim , isim , isim , isim , Yassılamak işi
1. Selim Sırrı, yirmi senedir cüce uzatmaya, kambur yassılamaya çalışıyor.
1. Selim Sırrı, yirmi senedir cüce uzatmaya, kambur yassılamaya çalışıyor.